Çöl olası çaldıran
Altun kadeh kaldıran
Hatayım ağlar gezer
Musahibin aldıran
504 sene evvel yaşandı çaldıran. Türk- islam aleminde 504 senedir süregelen bir yarık açan, tarihimizde bşr kara leke gibi duran ve hala etkilerini her alnda bir şekilde sürdüren iki türk- müslüman şah ile sultan arasında yaşanan bu savaş. 23 ağustos bu olayın yıldönümüdür. 504. Yıldönümü. 504 sene sonra bugün, bu savaşın yaşanmasında şah ismailin mi yoksa yavuz sultan selimin mi daha çok kabahati var diye sormak dahi

504 sene evvelki kafayla devam etmek demek olsa gerek! Acemalisi bu yazısında bu savaşın en net ve kesin yönü olan ‘Yanlış Vaka’ya değinmek ister.
Bugünün bütün islam dünyası ülkelerinin o günkü egemenlik havzası itibariyle manevi ataları sayılan Türkiye (Osmanlı) ile İran (Safevi) mezhep ayrılığı yüzünden birbirine düşmüş, ayrı dinden olanları sevindirmeyi başarmış, 504 sene sonra hala bu tür ayrılıklardan beslene bilmelerini sağlamışlardır.
Olay bu kadar basit.
Bu günlerde aynı zamanda mübarek kurban bayramını geçirmekteyiz. İslam dünyasının her tarafından Mekkeye toplanan hacılarımız ülkeye dönüyor. Ne güzel değil mi aynı dinin mensupları olarak senede bir defa aynı yere toplanabiliyor olmak?
Başka dinlerde var mı bunun bu şekilde örneği?
Tam 5 sene evvel ben iki ülkenin dışişlerine ‘Çaldıran; İran ile Türkiyenin şark meselesinde (doğu sorunu) birleştirilmesi!’ adlı kitabımı götürdüm. Savaşın tam 500. Yıl dönümü olan 23 ağustos 2014 tarihi için bir öneride bulunuyordum kitapta. Bu tarihte iki ülkeden mümkün oldukça en üst makamlardan birer heyet, çaldıranda bir araya gelecek, böylece dünyaya mesaj verecekti. Ancak her iki ülkeden de çıt çıkmadı. 15 temmuz 2016 tarihi itibarı ile devlet içerisindeki bu tür yakınlaşmalara da mani olanları da barındıran büyükçe bir şebeke çökertildi. Peki bu meymenetli gelişmenin ardından sözkonusu öneri üzerine bir daha düşünülemez mi? İran tarafının da samimiyetle karşılayacağını düşünüyorum. Denenemez mi?
Madem batı alemi bütün olarak haçlı savaşlarının 1000. Yıldönümünde, masonik düzenlemelerinin 100. Yıldönümünde geniş ve kapsamlı bir şekilde harekete geçmiştir, müslümanlar olarak bizlerin de bir şeyler yapmamız, yapma yolunun başında da kıpırdamamız gerekmiyor mu?!
Çaldıranı unutmuyoruz. Günümüzdeki nerdeyse bütün islam coğrafyasını içine alan o günkü iki kardeş ülkenin karşı karşıya geldiği/getirildiği bu küçük ova, birleşme ovasına dönüşebilir. Bunca çıkar ayrılığına sahip Türkiye ile İranın, batı nezdinde tek mahiyetteki düşman olarak görüldüğü gibi!
Ben kitabımı yazarken bu ovaya gittim. Savaşın sahnelerini yerinde kendim için canlandırdım. 5 asır önceki iki ülke ve iki mezhebin detaylarını araştırdşm. Savaşın sebeplerini ve nedenlerini irdeledim ve ne gördüm biliyormusunuz?
Koca bir rezalet lekesi!
Kesinlikle kahramanlık öykülerinin geçersiz olduğu, tersine büyük bir rezaletin yarattığı yarığın gittikçe büyüdüğü/büyütüldüğünü, buradan da iki komşu ülke hariç herkesin beslendiğiğni gördüm.
Ama her şeye rağmen, altında kimlerin yattığını düşünmeden ana toprak, burada her bahar güller ve çiçeklerini yetiştiriyor. Ana toprak barışık. Kin tutmamıştır. Açıkta bırakmamıştır aynı dili konuşan, aynı dine inanan iki ülke askerini, barındırmıştır.
Unutmayaım, zaten yeniçeriler gelinen ülke başkentindeki insanları görünce, bunlarla savaşmayacaklarını savunmuş, yavuz sultan selimi Tebrizi terk etmeye mecbur etmişlerdi.

1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 Rating 0.00 (0 Votes)

 

Merhaba! hoş geldiniz. İranda ticaret yapmayı, pazar araştırması yapmayı/yaptırmayı ve gezmeyi düşünüyorsanız, doğru yerdesiniz. tekrar hoş geldiniz...