“Bu yaz tatili için İrana gitmeyi oraları gezmeyi düşünüyorum fakat pişman olurum, en azından bir sürü masrafın ardından beni tatmin etmez diye kaygılarım var. İranda değişik olan, gidip görmeye değer, İrana özgün ne var?” gibisinden sorular alıyoruz bazen. Kısa ve net söylecek olursam İranı gezmemiz için tatmin edici şeyler aramamız şöyle dursun, bu geziyi bir türk olarak kesinlikle gerçekleştirmemizi ve

İranı kesinlikle görmemizi gerektiren bir çok neden vardır. Bu nedenleri, ayrıca İrana özgün bazı gezilecek yerleri sizlerle paylaşacağım.
İranı gezmemizi ve görmemizi gerektiren 1. Neden:
1- İran kapı komşumuzdur. Hem de –denizin ötesinde kalan Rusyayı hesaba katmazsak- en büyük komşumuz.
2- Bu komşuluk bununla kalmıyor tabi. İran, Türkiye'nin asırlardır savaşmadığı tek komşusu. Evet, Türkiye ta Osmanlının son asrından beri nerdeyse 200 yıldır İranla hiç savaşmadı. Osmanlının birinci dünya savaşaı sırasında İrana girdiği olsa da bu İranla savaşmak için değil, Rusya ile karşılaşmak içindi. Zaten İran karşı koymamıştı. Hatta 150 yıl süren ve İran türklüğünden kacar yönetimi, Osmanlı ile daha iyi ilişkiler kurmak üzere çaba sarfetmişti. Diğer komşulara bir bakalım: Yunanistan ve GKRY, en son 100 sene önce kurtuluş savaşında karşımıza çıktı. Azıcık Türkiye'ye karşı yeteri kadar güçlü olduğunu düşünse her an saldırabileceğinden emin olun! Bulgaristan ile birinci dünya savaşı sırasında karşı karşıya kalınmıştır. Suriye ve Irak: birinci dünya savaşında bütün araplar müttefiklerin vaatleriyle ihanet ettiler. Ermenistan: durumu belli! Azerbaycan: Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan gibi son iki asırdır rusların hakimiyeti altındalar. Azerbaycanlı ile Türkün savaşması düşünülemez zaten. Rusya ile de en son birinci dünya savaşında karşılaşılmıştı. Ruslar, devlet anlayışına kavuştukları 3-400 seneden beri her zaman Anadoluda ve özellikle boğazda gözleri olmuştur. Bugün yapabileceklerini düşünseler saldırabilirler herhalde.
3- İranda 1000 sene öncesinden 100 sene öncesine kadar siyaset ve egemenlik hep türklerde olmuştur. Günümüzde İranda bulunan çoğu tarihi eser, türk padişah ve sultanları ve devletlerine aittir. Selçuklular, harezmşahlılar, gazneliler, ilhanlılar, akkoyunlular, karakoyunlular, safeviler, avşarlar, kacarlar vs. hepsi türk devlet ve imparatorluklarıydı. Bunlara ait eserler günümüzde başta Tebriz, Urmiye, Erdebil, Zencan, Tahran ve İsfahan olmak üzere İranın hemen her yerinde bol bol mevcuttur.
4- “O zaman türkler nasıl İranı kaybettiler?” diye düşünebilenler olabilir. Bunu düşünen arkadaşların İranın aslında zaten bir türk ülkesi olduğunu bilmedikleri kesin. Evet. İran günümüzde dahi büyük bir türk nüfusu barındırmakta. Sözkonusu nüfus, 30-35 milyon kadar olup, toplam nüfusun yüzde kırkına denk gelmektedir! Ve önemli bir nokta daha: İran türkleri kendilerini azeri, kazak vs. değil, direkt türk olarak tanımlıyor! Konuştukları şive ise daha çok Iğdır, Erzurum şivesine benziyor. Bu nüfus ülkede bitişik ve dağınık kümeler olarak iki şekilde yaşamaktadır. Bitişik olarak yaşadığı coğrafya Türkiye sınırının hemen ötesinden başladığı gibi başkent Tahran'a kadar uzanıyor. Tahrana kadar olan ve güney Azerbaycan olarak bilinen bölgede, 15 milyon insan yaşıyor. 10 milyonluk Tahran'ın ise yaklaşık üçte ikisini oluşturuyor. Etti mi 20-22 milyon?! Bunlara ilaveten İsfahan, Şiraz, Kirman, Meşhed eyaletlerinde de yerli türklerin oturduğu bir sürü köy ve kasaba vardır. Şiraz türkleri kendilerini kaşkay türkleri olarak tanımlar ve 2 milyon kadar nüfusları var. Meşhedin kuzeyine ve batısında da en az 1 milyon türk yaşıyor. Diğer şehirlerde de yerli türklerin yanısıra türk bölgelerinden göç etmiş milyonlarca insan yaşamaktadır. Bunlara 1.5- 2 milyon türkmeni de eklerseniz en az 30 milyonu buluyor. Yani siz İranda farklı bir dil bilmenize gerek yok. Sizi anlamayan biri olsa da mutlaka diğeri anlacak ve size yardımcı olacaktır.
5- Türklere karşı sempati duyan ve sevgi besleyen toplumlardan biridir İranlılar. Bu onlarda büyük bir nüfusun kendisini türk olarak tanımladığından ileri gelebilir ancak İranın diğer etnik halkları da Türkiye'ye karşı sempati duyar.
6- Türkiye topraklarındaki bir çok tarihi binanın mimarı ve sanatsal eserin yaratıcısı İranlılar olmuştur. İstanbul başta olmak üzere Türkiyenin bir çok şehri ve kasabası, İranlılar ve özellikle Tebrizliler için tarih boyunca bir göç istikameti olmuştur. Ne zaman ki Tebrizli sanatçılar, zanaatkarlar, mimarlar ve tüccarlar İranda sıkıntılarla karşı karşıya kalmışlar doğru Anadoluya ve İstanbula gelmişler. Bu akım hala devam etmektedir. Bunların en önde gelenlerinden, yavuz sultan selimin Tebriz seferinden getirdikleri binlerce sanatkar ve zanaatkarın içerisinde bulunan acem alisi veya esir ali diye bilinen, mimar ali olmuştur. Tebrizli mimar ali osmanlıda mimarbaşı olarak atanmış, mimar sinanın selefidir. Mimar sinan kendisinden büyük dersler almıştır. Mevlananın muradı Tebrizli şems de bunlardan bir diğeri. İran kökenli sanatçı ve mimarların eserleri günümüzde İstanbul, Bursa, Konya, Amasya, Antalya, İznik, Sivas vs.de bulunmaktadır.
7- İranı neden gezmemiz ve görmemiz gerektiğine asıl bomba neden nedir biliyormusunuz? Bugünkü türk halkı (kahir ekseriyeti) İran üzerinden buraya taşınanların torunları! Hatta şöyle söyleyeyim, türklere İran kökenli denebilir!!! 1071'de selçuklu alparslan ortasyadan değil günümüz Tahranın hemen güney bitişinde yeralan başkenti Rey şehrinden Malazgirte doğru hareket etmiştir. Ordusu İran türklerinden ibaretti. Selçuklu imparatorluğunun başkenti Rey'den yanına aldıkları kadar da Tebriz'de ordusuna katılmıştır. Rum imparatorluk ordusunun büyük hazimetini takip eden yıllar boyunca Anadoluya yerleşen türkler İranın Tebriz, Urumiye, Zencan, Kirman, Horasan vs. bölgelerinden hareket etmişlerdir. Evet saygılı ve sevgili okuyucularım! lütfen gidin ve İranı görün. Çok seveceksiniz. Gitmeden evvel “İranda dikkat etmeniz gerek konular” yazımı mutlaka okuyunuz.
8- Bütün bunlara ilaveten İran bir müslüman ülkesidir ve de en büyüklerinden. İran 1650000 kilometrekare yüzölçümüne sahip bir ülke. Yani Türkiye'nin tam iki katı. Bunun üçte birlik bir kısmı kurak çölden ibaret. İklim olarak en iyi yerleri zaten ülkenin kuzeyi ve kuzeybatısı. İran nüfusunun yüzde 98'i müslüman. Bildiğiniz üzere şii mezhepliler büyük çoğunluğu oluşturuyor. Şii inancı alevilerden farklıdır. Sünniler nüfusunun yüzde 12'sini teşkil eder ki kürtler (ülkenin batısında ve kısmen kuzeybatısında), türkmenler (ülkenin kuzeydoğusunda), beluciler (ülkenin güneydoğusunda) ve güneydeki arapları (ülkenin güneybatısındaki araplar çoğunlukla şiiler) kapsar. Fakat İranlılar mezhepçi bir millet değiller ve özellikle türkleri severler.
9- Tebriz 2018 yılı için islam dünyası ülkeleri turizm başkenti olarak seçilmiştir. Yani bu sene Tebriz bir başka güzeldir ve özellikle kanı, dili, dini bir türk soydaşlarını bekler. Tebriz, Unesco tarafından son bir kaç sene için artarda İran'ın en yaşanabilir, en güzel ve en gelişmiş kenti olarak da seçilmiştir. İran içinde de dini turizm merkezi olan ve ülkenin kuzeydoğusunda yeralan Meşhed'in ardından en öndeki ikinci kent olmuştur. Bu kent 400 yıl boyunca İran devletlerinin başkenti olmuştur. Yani İranda başkentlik yapmış şehirler içerisinde parça parça ama toplamda en uzun dönem başkentlik yapan kent olmuştur Tebriz. Tebriz Azerbaycan atabeyliği, harezmşahların son 6 yıllık dönemi, İlhanlılar, timur dönemi (İranın batısı, kaskaslar, Irak ve anadolunun doğusu için oğlunu hükümdar atadığında), çobanlı devleti, celayirli devleti, karakoyunlu, akkoyunlu ve safevilerin bir bölümünde başkentlik yapmıştır.
10- İranda özellikle gezmenizi ve görmenizi tavsiye ettiğim bir kaç yer vardır. bunlardan 10 tanesini saygı değer okuyucularıma sayacağım:
A) Şems-i Tebrizinin mezarı; Mevlananın hayranı olduğu Şems-i Tebrizi aslında Tebrizlidir ancak mezarı Türkiye sınırına yakın Hoy şehrinde yeralmaktadır. Hoy, Tebriz ve Urmuiye ile birlikte irfanın merkezlerinden olmuştur. Ahı evran, Hisameddin çelebi ve Şems-i Tebrizi bunların en meşhurları.

Hoyda Şems-i Tebrizinin mezar yeri

Hoyda Evrin dağı (Hoylu Ahı Evran adındaki soneki bu dağdan almaktadır)


B) Tebriz kapalı çarşısı; dünyanın en büyük kapalı çarşısı olan bu çarşıyı görmek, tek başına, İrana gitmeniz için neden olabilir. Ta eskilerden beri bu çarşıda dünyanın en kaliteli ayakkabıları, halıları, tatlıları vs. üretilmekte ve dünyanın her tarafına gönderilmektedir.


C) Karadağ doğası, ormanları ve Babek kalesi; Türklerin ayak bastığı nerdeyse her yerde karadağ olarak adlandırdıkları bir yer vardır. günümüzde bu isimde bir ülke bile bulunmaktadır! (osmanlı döneminde karadağ olarak adlandırılan bölgeye, günümüzde ülkeye dönüşen bölge halkı, karadağ anlamına gelen Monte Negro diye tanımlamaktadırlar!) Tebrizin 100 kilometre kuzeyinde bulunan karadağ bölgesi dünyanın en zengin bitki örtüsüne sahip alanlarından. Binlerce bitki türünün yetiştiği bu bölgede onlarca bölgeye mahsus bitki vardır.

Karadağ ormanları çok rutubetli olmadıkları gibi sıkı ormanlar değildir. İçerisinde gezmek kolaydır.

Aynı bölgede Keleyber şehrinin hemen yanıbaşındaki yüksek bir dağın zirvesinde Babek kalesi yeralmaktadır. Babek 1300 yıl önce arap zülmüne karşı 23 yıl direnmiş ve cesurca bir direniş hikayesi yaratırken nerdeyse efsaneye dönüştüğü gibi, ölümü de büyük insanlara yaraşır şekilde olmuştur.

23 yıl uğraştıktan sonra hiyanet sonucu yakalanan Babek, Ümevilerin başkenti Samerada Ümevi sultanı karşısında pişman olduğunu söylemeyi reddeder. Bunun ardından sultan onun sağ kolunun vurulmasını emreder. Sultan kolu düşen Babekin artık yalvarmasını beklerken, Babek kolundan akan kandan yüzüne sürer ve hayretler içindeki sultana “şimdi benden kan gittikçe yüzüm sararacak. Benim korktuğumu zannedeceksin. Ama ben yüzümü böylece kırmızı saklarım” demiştir.


D) Ali sadr mağarası; Hamedanın kuzeyinde yeralan Alisadra mağarası doğasıyla birlikte muhteşem bir güzellik ve olağanüstülük sergiler. Alisadra (ali sadr) mağarasının benzeri dünyada bulunmaz değil ama sadece bulunmaz değil yani az bulunur. Görmenizi tavsiye ederim. Sadr mağarası hem de İranın en eski uygarlık merkezlerinden biri olan Hamedanın yakınında yeraldığından Hamedanı da gezebileceksiniz. 


E) İran çölü: İran ikliminin büyük bir kısmı çöl ve yarı çölden ibaret. İranın büyüklüğüne göre nüfusunun az olmasının nedeni işte budur. Daşt-e lut (lüt çölü) ve Daşt-e kevir diye bilinen iki çöl İranın doğu ve güneydoğusunda yeralır. Bu çöller Tahranın hemen güneydoğusundan başlar ve Afganistan sınırına kadar devam eder. Bu çöllerin doğuya ve güneye doğru devamı da yarı çöl iklimine sahip. Diğer bir deyimle Tahrandan güneye Kum, Kaşan, İsfahan, Yezd, Kirman ve Bender abbas, doğuya doğru ise Simnan, Şahrud, Sebzevar, Meşhed istikametinde bir çizgi çizersek bu çizginin güneyi ve doğusunda kalan bütün bölge çölden ya da yarı çölden oluşmaktadır. Çöl manzaraları ise her yıl binlerce turisti bu ülkeye çekmekte ve güzel anılarla uğurlamaktadır. İranda çöl turizmine özellikle son bir kaç yıldır büyük ilgi gösteriliyor. Günübirlik çöl gezisinin (muhteşem çöl gecesi ve çöl semalarının izlenebilmesi için gecenin bir kısmını da kapsayabiliyor) en uygunları ise Yezd şehrinden düzenlenmektedir. Ayrıca çölde çölde sürücülük keyfi çıkarmanız için özel araba, deve ve bisikletler sunulmaktadır.


F) Şimal; İranın kuzeyi hazar denizinin güney sahillerinde son bulmaktadır. Hazarın güney sahili boyunca ise –denizden az bir mesafeyle- Elburz dağları sıralanmaktadır. Bu dağlar hazar denizinin güney sahillerinin çok yağışlı olmasını sağlamışken, güneyinin de çöl olmasında rol oynamışlardır. Hazar denizi üzerinde oluşan bulutlar sahilde yüksek elburz sıradağlarına varınca ve ilerlemeye yol bulamayınca, sıkışır şiddetli yağışlara dönüşür. Bu yüzden deniz ile sıradağların arasındaki 700-800 kilometre uzunlukta ve yer yer 50- 150 kilomtere genişliğindeki şimal (kuzey) denen bölge yem yeşil olurve burada en kaliteli pirinç, çay vs. yetişir. Tahrana da azami 200 kilomtre mesafede olan bu bölge İranlıların gözde seyahat ve gezi hedeflerinden. Bu bölge doğası açısından, özellikle doğu karadenizi görmüş olan türklere çok değişik bir şey sunamayabilir ama dünya ünlüsü havyar, kızılala balığı, iran pirinci ve kaliteli çayını burada yerinden almak için uğrayabilirsiniz. İşin güzel tarafı nedir biliyormusunuz? bunların üçünde siz Türkçe konuşarak yerli halkla anlaşabilirsiniz. Sadece şimal bölgesinde gilekler ile mazeniler yaşamaktadır ki onlarla Farsça konuşmanız ya da tercüman eşliğinde gezmeniz lazım. fakat şimal bölgesinin de batı ve doğu uçları dahi yine iran türklerinin yaşadığı bölgeler. Astara bir azeri türk şehri olduğu gibi, türkmen sahra ve civarı da türkmen şehridir. bütün bunları güzel bir plan ve eğlenceli bir rotayla acem alisi ile gezebilirsiniz. acem alisi şimdiden misafirlerine hoş geldiniz der, kafanızdaki hertürlü soruyu yanıtlamak için burada olduğunu arzeder. 

1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 Rating 0.00 (0 Votes)

 

Merhaba! hoş geldiniz. İranda ticaret yapmayı, pazar araştırması yapmayı/yaptırmayı ve gezmeyi düşünüyorsanız, doğru yerdesiniz. tekrar hoş geldiniz...