Suların ta ötesinde bir ülke vardır büyüklük taslayan. İhtiyacına göre bazen medeniyet ve insan haklarını savunan. Aslında büyük bir medeniyeti yıkarak varlık kuran ve o gün bugündür insanlığın yüz karası olan. Asaleti olmadığından olsa gerek büyüklüğü yanlış anlamış ve her hareketiyle yalnızlaşan ve küçülen bu ülke, özellikle günümüzde sadece bir kaç akbabayı çevresinde tutabilmektedir.
Bunlar mevlanayı yaşamamışlar. Şems-i tebrizi, fatih, yunus emre ve nesimi gibileri hiç

olmamıştır onlarda. Geçmış geleceğin aynasıdır derler. Peki onlarda hiç geçmiş olmamış mı? Geçmişi atlayarak mı günümüze ulaşmışlardır? Tabii ki hayır! Bütün Amerikayı bugün boşaltsalar dahi üzerlerinden atamayacakları bir leke var üstlerinde. Onların geçmişlerinde koca bir soykırım var.
Büyük olmakla büyüklenmek aynı mı?
Büyük olmak korkmamakla değil, tam tersine kormakla başlar. Ama Çin'den değil de Allah'tan! Allah'ı bilen, büyük olmakla büyüklenmenin farkını bilir. Para için petrol için hegemonya kurmak ya da korumak için her tarafa saldırmaz. Kurt varken köpekle iş tutmaz. Küçük olanı da tabii ki çiğneyip geçmez. SSCB'yi okur, akbabalara hepten inanmaz. Dolarını dolamaz.
Mevlana der ki:
“Yüzde ısrar etme, doksan da olur. İnsan dediğinde noksan da olur. Sakın büyüklenme, elde neler var… Bir ben varım deme yoksan da olur. Hatasız dost arayan dosttan da olur.” Mevlana

Sayın Trump neden Amerikayı gözden düşürmeye ısrar ediyorsun? Hadı bizi bırak, kendini, yahu hatta ülkeni düşüreceksin...